Dayanışmanın Gerçekliğine İhtiyacımız Var

Vazgeçilmiş, acıları ile baş başa bırakılmış ve herkesin her şeyini kaybettiği bir yer burası. Çaresizliğin ne demek olduğunu iliklerime kadar hissetim. Çaresizlik içinde çare ararken gözyaşımı içeriye tutmayı öğrendiğim bir yer. 56. saat içerisinde bir kazı çalışmasında travma tahtası olarak buzdolabı kapağı kullandığım zaman, 60. saatte boyunluk olmadığı için tahtalar ile boyunluk yaptığım zaman düşünebildiğim tek şeyin elimdeki imkanlarla ne yapabilirim olduğunu anladım. Hissettiklerim o kadar karışıktı ki – hâlâ o kadar karışık hisler benimle beraber. Kendime sürekli “Hayır bir şey hissetmiyorsun” diye telkin ettiğimi hatırlıyorum. Öyle büyük bir acı, öyle büyük bir çöküş ile karşılaştım ki durumları anlatmaya genellikle kelimelerim yetersiz kalıyor.

Zaman geçtikçe çökmüş bir şehrin hayalet şehir olmasına tanık olduk. Beşinci günden sonra arama kurtarma faaliyetleri azaldı. Artık insanlar morg yığınlarının yanında içerideki cenazelerini çıkarmak için insanüstü bir çaba gösteriyorlardı. Burada insanlar yakınlarının cenazelerini enkazdan tek parça çıkarıp kefenleyip gömdükleri için şükürler ediyorlar. Bu durum ilk süreçlerde bizim altında kaldığımız bir hüzün iken artık bizi ayakta tutan bir öfkeye dönüşmüştü. Süreç ilerledikçe Türk Tabipler Birliği’nin aktif koordinasyon dönemlerinde TTB gönüllüsü olarak geçirdiğim zamanlarda İnat gönüllülerinin canla başla; uyku, yemek, aramaksızın mücadele etmesi dayanışmanın ne kadar gerçek olduğunu gördüğüm zamanlardı. Bütün bunlar günler haftalar geçtikçe, hissettiğimiz çaresizlik iyice artarken dayanışma gerçekliği bize umut yeşertmek için zemin hazırlıyordu. O zaman anladım ki ait olduğum yerin adı umut zemini. Bu enkaz altında kalan şehri bu umut dolu zemine kurmak için öfkemize ve en çok da dayanışmanın gerçekliğine ihtiyacımız var. Artık aylar ilerlerken inatla dayanışmanın devam etmesi şehri doğru zemine kurduğumuzu bize gösteriyor. Bu dayanışmanın parçası olmak ve çaresizlik içerisinde terk edilen bir şehirde umut yeşertmek bize inadımızdan kadar haklı olduğumuzu gösteriyor.

Selin, Paramedik